Çocuklarda Gelişim Odaklı Düşünce Yapısı

06-10-2021 13:04
Çocuklarda Gelişim Odaklı Düşünce Yapısı

 

Didem Topuz Eker

Çarşamba, 6 Ekim 2021

 

Çocukların düşünce sisteminin şekillenmesinde anne baba ve eğitimcilerin yaklaşımları rol oynuyor.  Öğrenme eyleminin kendisini öne çıkaran yapıcı ve gelişime açık yaklaşımların yanı sıra, zekâ ve yetenek gibi kavramlara odaklanan ve çocukları ya hep ya hiç mantığına götüren sınırlayıcı yaklaşımlar da var.  Çocukların ilgisini daima canlı kılan ve yaşam boyu öğrenmeyi destekleyen hangisi?  Bu kafa yapıları öğretilebilir mi? Bugünkü yazı ilham verici bir araştırmacı ve psikolog olan Carol S.Dweck’in "Brainology: Transforming Students’ Motivation to Learn” (Beyinoloji: Öğrencilerin motivasyonlarını öğrenmeye dönüştürmek) isimli makalesinin bir özeti.   

Dweck motivasyon ve ebeveynlik üzerine yaptığı pek çok araştırmanın yanı sıra literatüre kazandırdığı "mindset” (düşünce yapısı) kavramı ile tanınıyor.  Dweck’e göre beyinlerimiz öğrenme ve deneyim yolu ile sürekli gelişim halindedir ve arzu ettiğimiz hedefler doğrultusunda sistematik olarak çalışarak başladığımız noktadan daha ileriye gitme potansiyeline sahibizdir. Bu süreci etkileyen en önemli faktör bakış açımız ya da diğer bir deyişle düşünce yapımız.    

Farklı düşünce yapısına sahip bireylerin karşılaştıkları güçlüklere verdikleri tepkiler de farklı oluyor.  Makalede pek çok öğrencinin zekânın sabit ve değiştirilemez olduğuna inandığından bahsediliyor.  Böyle inanan öğrenciler için önemli olan ne kadar zeki oldukları çünkü zaten ne kadarsa o.  Bu şekildeki düşünce yapısı "sabit düşünce yapısı” (fixed mindset) olarak tanımlanıyor. Sabit düşünce yapısındaki öğrenciler, karşılarına çıkan zorluklardan kaçınma eğiliminde oluyorlar çünkü problemle baş edebilecek kadar zeki olmama ihtimali onları korkutuyor, hata yaptıklarında ya da başarısız olduklarında bunun onların zekâları hakkında bir gösterge olabileceğini, küçük düşeceklerini düşünüyorlar.  Diğer yanda zekânın doğuştan kendilerine verilmiş bir sabit olmadığına, çaba ve eğitimle geliştirilebilen bir değişken olduğuna inanan öğrenciler, sahip oldukları potansiyeli gerçekleştirebilmek için öğrenmeye daha istekli oluyorlar. Aynı zamanda karşılaştıkları engelleri birer mücadele olarak görüp bundan motive oluyor, başarısız olduklarında ise hatalarına kafa yorarak bir dahaki sefere başarılı olabilecekleri inancını koruyorlar.  Bu tip düşünce yapısı "gelişim odaklı düşünce yapısı” (growth mindset) olarak tanımlanıyor.         

Makalede yazar konu ile ilgili çeşitli araştırmalarının sonuçlarını paylaşarak bulgularını destekliyor.  Bu araştırmalardan biri, farklı düşünce yapısındaki öğrencilerin motivasyonlarının nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor.  Araştırmada yer alan 7. sınıf öğrencilerinin bakış açıları ve benzeri yaklaşımları başlangıçta ölçümlenip, sonrasındaki 2 sene boyunca ders notlarındaki değişim izleniyor.  Bulgular ilginç.  Araştırmanın bulgularından birine göre gelişim odaklı öğrencilerin öğrenme arzuları daha yüksek iken, sabit düşünce yapısındaki öğrenciler için başkaları tarafından zeki olarak algılanmak daha önemli.  Bir diğer bulguya göre, çaba göstermek gelişim odaklı öğrenciler için başarıya giden bir yol iken, sabit düşünce yapısındaki öğrenciler için çok çalışmak ya da çaba göstermek yeterince zeki olmamanın bir göstergesi.  Yeterince zekilerse zaten yaparlar.  Bu bakış açısı da bir zorluğa denk geldiklerinde onları atalete ve problemden kaçınmaya sürükleyerek, sadece okul hayatında değil hayatta da kişileri eylemsizliğe itiyor.  Araştırmada raporlanan öğrencilerin ders notlarındaki değişimler bulguları destekler nitelikte.  Buna göre 2.senenin sonunda başlangıçta aynı matematik sınav notuna sahip öğrencilerden gelişme odaklı olanlar diğerlerine göre daha başarılı notlara sahip oluyorlar. 

 

 

Gelişim odaklı Düşünce Yapısı

Sabit Düşünce Yapısı

İlgileri

Öğrenmek

Zeki görünmek

Çabaya bakışları

Başarıya giden yol

Yeterince zeki olmamak

Güçlükler karşısında

Daha fazla çalışmak, denemeye devam etmek

Aptal görünme korkusu, kaçınmak, pes etmek

      

Gelişebilme potansiyeli olduğuna duyulan inanç şüphesiz çok yapıcı ve öğrencilerin öğrenmeye olan ilgisini de körüklediğinden, onları gelecekte karşılarına çıkabilecek engellere karşı güçlendirici. Peki bu düşünce yapıları nasıl oluşuyor? Dweck’e göre 1990’lardan itibaren eğitimciler ve anne babalar farkında olmadan çocuklar için tahrip edici olan bir görüşü benimsiyorlar.  Buna göre bir çocuğun bir konuda özgüvenli olması o konuyu bilmesinden daha önemli sayılıyor.  Dahası özgüven artırmak için çocuklara sürekli pozitif geri bildirim vermek gerektiği yanılgısına düşülüyor.  Bunun sonucunda herhangi bir konuyu bilmese bile o konu hakkında özgüveni olan çocuklar ortaya çıkıyor.  Matematik bilmeyen ama matematik özgüveni olan ya da kendini düzgün ifade edemeyen ama dil konusunda yüksek özgüven sahibi çocuklar.  Makaleye göre, "zeki”, "yetenekli”, "akıllı” gibi etiketlerin iyi niyetle de olsa bol keseden kullanılması, çocukları bir konuyu anlama ve öğrenmeye odaklanmaktan uzaklaştırıp, onları önemli olanın zeki ya da yetenekli olmak olduğu gibi bir yanılsamaya sürüklüyor.  Dweck ve meslektaşları savlarını test ettikleri bir araştırmada çocuklara IQ testi veriyorlar.  Sonuçları değerlendirirken çocuklardan bir gruba zekâları üzerinden pozitif geri bildirim verilirken (Harika bir puan almışsın, bu konuda çok yeteneklisin gibi), diğer bir grup ise süreçte gösterdikleri çabadan dolayı övgüler alıyor (harika bir puan almışsın, çok çalışmış olmalısın).  Takip eden süreçte ikinci gruptaki çocuklara daha zor bir görev verildiğinde çocuklar yeni bir şeyler öğrenecekleri düşüncesiyle görevi hevesle kabul ederken, birinci gruptakiler öğrenmeyi seçmek yerine, daha az hata yapacaklarına inandıkları basit görevi tercih ediyorlar.  Yani başarılı bulunmak için gelecekte olabilecek bir gelişme potansiyelini kenara itiyorlar.

Güzel haber, çocuklara öğrenme sürecindeki faktörlere karşı pasif olmadıklarını, aktif olarak öğrenmeyi yönetebilecekleri öğretildiğinde bakışları ve enerjileri değişiyor.  Makalede gelişim odaklı olmanın çocuklara öğretilebileceği gösteriliyor. Buna göre çocuklara beyinlerinin tıpkı bir kas gibi çalıştırıldığında gelişip güçlenebileceği bilgisi verildiğinde, beyinlerini geliştirmenin kendi ellerinde olduğu düşüncesi motivasyonlarını inanılmaz derecede olumlu etkiliyor.  Dweck eğitimcilere son olarak şöyle sesleniyor: "Bir dahaki sefere öğrencilerinizin zekâsını ya da yeteneklerini övmek üzere olduğunuzda, kendinizi tutun. Bunun yerine, onlara güç bir görevin ne kadar eğlenceli, hataların ne kadar ilginç ve öğretici olabileceğini öğretin ve bir şey için mücadele etmenin ve gelişme göstermenin ne harika olduğunu. Her şeyden çok da, mücadeleden kaçmayarak, hata yaparak, çaba göstererek kendilerini daha zeki yapabileceklerini öğretin.”(s 14)              

Referans:

Dweck, S. Carol (2008). Brainology: Transforming Students’ Motivation to Learn. Independent School Magasine, winter, 2008 https://www.nais.org/magazine/independent-school/winter-2008/brainology/

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.