Neden Okul Öncesinde Kodlama Eğitimi?

23-02-2021 12:45
Neden Okul Öncesinde Kodlama Eğitimi?

Didem Topuz Eker

Salı, 23 Şubat 2021

 

Dijital Okur-Yazarlık, yaşadığımız yüzyılda yalnızca bilişimcileri değil, toplumun her kesimini yakından ilgilendiren temel bir beceri olarak görülüyor. Dijitalleşen bir dünyayla başa çıkmaya hazır, donanımlı bireyler yetiştirmek için ülkeler yoğun bir değişimden geçiyor. Bunun işaretlerini eğitim sistemlerindeki değişimleri takip ederek de görebiliyoruz. Kodlama, giderek daha çok ülkenin ilkokul müfredatında matematik, dil, fen, sanat ve beden eğitimi gibi derslerin arasında yer almaya başladı. İngiltere, İtalya, Finlandiya, Avustralya ve Singapur’un da içinde olduğu pek çok ülkede kodlama eğitimi 5 ile 16 yaşları arasındaki çocuklar için müfredata girmiş durumda.

 


                         

 

Okul öncesi ve ilkokul döneminin kodlama eğitimi almaya başlamak için doğru bir zaman olup olmadığı yönündeki farklı görüşlerin, bu eğitimlerin algılanışı ile ilişkili olduğu söylenebilir. Anaokulu evresini kodlama eğitimi için erken bulanların bir kısmı, kodlama deyince öğrencilere karmaşık bir kod dili öğretiliyormuş ya da anlayamayacakları bazı bilgiler ezberletiliyormuş gibi algılıyor ve bu yüzden eğitime mesafeli duruyorlar. Oysa iyi hazırlanmış bir okul öncesi kodlama eğitimi deyince, çocukların pedagojisine uygun bir eğitim akla gelmelidir. Tıpkı bu yaşlarda verilen matematik ve dil becerileri eğitimlerinde olduğu gibi. Çocuklarla yaratıcı ve eleştirel düşünme konularında çalışmaları bulunan eğitimci Ann Godzikowski (2018) "Robotics for Young Children”, isimli kitabında, çocukların erken yaşlarda kodlama ile tanışmasını sayı sayma ya da rakamları öğrenme gibi temelleri almaya benzeterek, şöyle açıklıyor: "Anaokulu öğrencilerine geometri öğretmeyiz ama üçgenleri öğretebiliriz. Onlara üçgenlerin üç kenarı olduğunu, tıpkı bir karedeki gibi bir köşesi ya da açısı olduğunu öğretiriz. Üçgenleri bir araya getirerek kareler hatta yıldızlar gibi başka şekiller yapılabileceğini öğretebiliriz. Gelişimsel açıdan üçgenlerle ilgili bu kavramları çocuklara –oyunla, oyunlarla, hikâyelerle, hatta öğretmen eşliğinde dersler ve uygulamalarla - öğretmenin uygun olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Çocukların üçgen kavramıyla tanışmak için ortaokul geometri derslerini beklemeleri saçmalık olurdu çünkü zaten her gün etraflarında üçgenleri görüyorlar” (s.4). Araştırmalar çocukların temel kavramlarla erken yaşlarda tanışmalarının, ilerideki dönemlerde matematik, geometri gibi soyut kavramlarla karşılaştıklarında onların daha hızlı ve kolay öğrenmelerini desteklediğini işaret ediyor. Türkiye’de bilişim öğretmenlerinin görüşleri de erken yaşta eğitimi destekler nitelikte. Yakın tarihte MEB’in yayınladığı bir araştırmaya göre (Demirbaş 2019) bilişim öğretmenlerinin %35’i kodlama eğitiminin okul öncesinde başlaması gerektiğini düşünüyor. Eğitimin ilkokul 1 ve 2. Sınıflardan başlaması gerektiğini düşünenleri de katarsak bu oran %50’lere çıkıyor.

Cubetto animation

Araştırmalar çocukların dil aracılığı ile düşünmeyi öğrendiklerini ortaya koyuyor. Erken yaşlarda kodlamanın temellerini almak, çocukların zaten içinde oldukları dijital dünyayı daha derinden anlamalarına yardımcı oluyor. Bu yeni dili öğrendikçe ve algoritma mantığını tanıdıkça, ömür boyu kullanacakları yaşam becerileri ediniyorlar. Anaokulu evresinde çocuklar nasıl kitapla, oyunla, şarkıyla dil ve ifade becerileri kazanıyorsa, kodlama eğitimi ile de algoritma, sıralama, hata ayıklama, soyutlama, karmaşık bir problemi küçük parçalara ayırmak, alternatif çözümler gibi kavramlarla tanışarak, stratejik düşünme becerilerinin temellerini atıyorlar.

Gelecekte iş hayatımızda robotlar ve programların ağırlığı artacak. Robotlarla çalışabilen iş gücü ihtiyacının karşılanabilmesi adına ülkeler anaokulundan liseye uzanan kodlama eğitimi politikalarını destekliyorlar. Ancak bu konunun sadece bir yönü, Marina Umaschi Bers (2019), "Başka bir dil olarak kodlama: erken çocukluk döneminde bilgisayar bilimi eğitiminde pedagojik bir yaklaşım” isimli makalesinde sadece nitelikli işgücü olmaları için değil, toplumda söz sahibi bireyler olabilmeleri için de kodlama dilini öğrenmelerinin çocuklar için önemli olduğunun altını çiziyor. Bers, dört bir yanımızın programlanabilir makinelerle sarıldığı bilgi çağında kodlamayı "yeni tür bir okur-yazarlık” (s.2) olarak tanımlıyor. Çocuklar doğar doğmaz bu teknolojilerle tanışıyorlar, onlar için basit makineleri kumanda etmek, bilgisayar kurcalamak, programlar arasında geçiş yapmak çok doğal. Kavrayışları çok hızlı, bu yüzden onlara "dijital yerliler ” diyorlar. Onların potansiyellerini doğru yönlendirmek, sadece tüketen değil üreten bireylere dönüştürmek, içinde bulunduğumuz yüzyıla hazırlamak da biz "dijital göçmenlere” kalıyor. İşte bu yüzden daha çok araştırıp, öğrenmeye çalışmalıyız ve soracağımız soru da "Neden okul öncesinde kodlama eğitimi” değil? "Nasıl bir okul öncesi kodlama eğitimi” olmalı.

Bers, Marine Umaschi (2019). Coding as another language: a pedagogical approach for teaching computer science in early childhood. Journal of Computer Education 6(4): 499-528.

 


IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.