Geleceğin Dili Kodlama: 21yy.’da Yaratıcılığı İfade Etmenin Yolu
Tweet |
Koşulların
geçmişten oldukça farklı olduğu günümüzün kaotik düzeninde, sayısız program ve
makine hayatımıza girdi bile. Teknoloji; sürücüsüz arabalar, 3 boyutlu
yazıcılar, dronlar, kapsül endoskopisi gibi sayısız biçimlerde, kimi zaman da
kullandığımız nesnelerin içine gömülü olarak fark ettirmeden yaşantımızı
değiştiriyor. En basiti haber takip
etmek, kitap dinlemek, yemek tarifi izlemek, sosyalleşmek gibi pek çok şeyi tek
bir cihazın içindeki onlarca uygulamayla yapabiliyoruz.
Geçmişte
okur-yazarlığın toplumlara kazandırdığı hakimiyet yerini yeni tür bir
okur-yazarlığın, "icat okur-yazarlığı”’nın hakimiyetine bırakıyor.
İşiniz doğrudan bilişim olsun, ya da olmasın irili ufaklı çoğu mesleğin uygulaması makinelerin ve programların elinden oluyor artık. Sağlık alanındaki ölçümlemeler, sürdürülebilir bina sistemleri, lojistik uygulamalar, müşteri ilişkileri ve benzeri pek çok alanda programlarla birlikte çalışıyoruz. Bu yüzden kodlama yalnızca bilgisayar programcılarının değil pek çok meslek insanının ihtiyacı olan bir araç. Üstelik öğrenmek isteyenlere bu imkânı tanıyan çok çeşitli ve kolayda kanal var.
Kodlama çoğumuzun aklına bilim kurgu ya da robotik bir geleceğe ait çağrışımlar getirse de aslında, gözümüzü dünyaya açar açmaz öğrenmeye başladığımız dilden farklı değil. Nasıl insanları, içinde bulunduğumuz çevreyi, ilişkilerimizi anlamlandırmak için kullandığımız temel bir araç olan dilin kendine ait kuralları varsa, kodlamanın da öyle. Ve bunları öğrenmek yeni bir dili öğrenmekten çok da farklı değil. Program
yazdığınızda bir problemin çözümüne dair bir tasarım geliştirmiş olursunuz.
Kodlamada ise bu tasarımı makinelerin anlayacağı dile aktarırsınız. Bunu basitleştirirsek ve
yazı yazma
benzetmesi üzerinden gidersek; program yazmak, kompozisyon yazmak gibidir.
Nasıl anlatacağını bildikten sonra kompozisyonunun hangi dilde olmasını
istiyorsan, İngilizce, Fransızca, Türkçe gibi, koda geçirebilirsin.
|
Bilgi
çağında bu ve benzeri araçlar, dünyada olduğu gibi ülkemizde de okullarda,
evlerde, atölyelerde daha yaygın olarak kullanılıyor. Çocuklar stratejik düşünme, öngörebilme, bir
problemin birden fazla çözümü olabileceği bilincini geliştirme, hatalara karşı
toleranslı olma ve bunları düzeltmek için gerekli odaklanmayı sağlayabilme,
eleştirel düşünebilme, yardımlaşma ve takım olarak çalışabilme gibi çok önemli
yetenekler kazanıyorlar.
Bu araçları
ve kullanılan öğretim metodunu seçerken önem vermemiz gereken bir konu da
çalışmaların ne kadar yapılandırılmış olacağıdır. Çocuklara bilmece türü,
çözümü önceden belirlenmiş bir problem çözme mantığı sunmak yerine, kendi
seslerini duyurabilecekleri ve ifade güçlerini kazanabilecekleri açık uçlu bir
öğretim modeli sunmak, şüphesiz bilişim okur-yazarlığının hakkını vermeye daha
yakın olur.