“Zeka becerilerini geliştirme yöntemleri “ - Mehmet Hilmi EREN
Mehmet Hilmi EREN - Ev Okulu Derneği Başkanı - Bahçelievler Rehberlik Araştırma Merkezi Müdürü
Zeka becerilerini geliştirme yöntemleri
Farklı konularda eğitimci ve velilere konferanslar veriyorum. En dikkat çeken ve salonları en çok dolduran başlıklardan bir tanesi; ‘Çocuklarda Dikkat ve Zeka Becerilerini Geliştirme Yöntemleri konusu oluyor. Etrafımdaki hiçbir ebeveyn çocuklarının dikkat ve zihinsel becerilerini geliştirebileceği seçeneklere kayıtsız kalamıyor. Gelin bu konuyu ev ve aile bağlamında ele alalım. Şu anda dünyada da yaygın olan homeschooling, yani ‘Ev Okulu’ sistemlerinin Türkiye’deki ilk oluşumu olan Ev Okulu Derneği’ni kurarken söylemimiz şu oldu: 3 şey var ki bir başkasına havale edilemez, tamamıyla devredilemez. |
|
Birincisi; sağlık. Doktor var, hastane var diye sağlığınızı ihmal
edemezsiniz. "Kendi doktorunuz olun” denilir hatta.
İkincisi; güvenlik. Polis var, emniyet var diye güvenliğinizi ihmal edemezsiniz. Aracınıza alarm, apartmanınıza güvenlik kamerası taktırırsınız.
Üçüncüsü ve hepimizi ilgilendiren başlıksa; eğitim. Öğretmen var, okul var diye evde eğitimi ihmal edemezsiniz.
Hepiniz zaman zaman şunu duymuşsunuzdur: ‘Bugünkü başarımı lisedeki matematik öğretmenime veya sınıf öğretmenime borçluyum, o beni keşfetmeseydi bugün bu konumda olamazdım’. Hoş ve naif bir cümle gibi gözükse de beni üzen ve korkutan bir tarafı vardır bu açıklamaların ki o da şudur: Ne yazıktır ki o kişiyi, doğuran, büyüten her ihtiyacına koşan, gece gündüz yanında olan anne ve babası keşfedememiş, yeteneklerinin farkına varamamış ve bir öğretmen fark etmiş.
Maalesef ebeveynlerimizin önemli bir çoğunluğu, çocuklarının gelişmiş olduğu yönleri ve geliştirilmesi gereken yönleri konusunda bihaberler. Zaman zaman yayınlanan istatistiki çalışmalarda çöpe giden ekmeklerden, dökülen peynirlerden bahsedilir. Peki ya heba ettiğimiz beyinlere ne demeli? Hakkıyla kendisinden istifade edemediğimiz yeteneklerinden faydalanamadığımız o kadar çok çocuk ve gencimiz var ki…
|
|
Bana göre ev, eğitimin merkezidir. Her evin aynı zamanda bir okul misyonu
vardır ve eğitim evde başlar. Çocuklarda dikkat ve zeka becerilerinin
geliştirileceği ana mecra da evdir. Zeka gelişiminde kalıtımın ve çevresel
faktörlerin payını inceleyen son araştırmalar yüzde 40’lar civarında çevresel
faktörlerin etkili olabileceğini gösteriyor. Yani bebeğin anne rahmine
düştükten sonraki her şey neredeyse yarı yarıya etkiye sahip. Ne büyük bir
oran!
Çocuğunun dikkati gelişmiş, zihinsel olarak iyi seviyede sağlam bir düşünme ve problem çözme becerisine sahip bireyler olmasını hedefleyen ebeveynlerin yapabileceği minik ama çok önemli dokunuşlar var. Bir yazıya sığamayacak büyüklükte olduğundan maddeler halinde sıralamak isterim.
Sözcük dağarcığı, kelime haznesi ile zekanın doğrudan ilişkisi var. Evde çocuğun kelime dağarcığını geliştirecek çalışmalar önem arz eder. Bebek henüz anne karnındayken bile babanın ve annenin bebekle konuşması doğru bir yaklaşım olacaktır. Havalimanı yakınında evi olup da hamileliğini geçiren annelerin bebeklerinin, büyüdüklerinde uçak sesini duyduklarında stres düzeylerinde düşme olduğu hakkındaki bir çalışmayı hatırlatmak isterim. Bebeğin emzirilirken annenin göz kontağı kurarak konuşması yerinde bir davranış olur. Özellikle okul öncesi dönemde anne ve baba -mümkünse sırayla- çocuğa günlük masal ve hikaye OKUMALILAR.
Anlatmadan ziyade kitap okunmasını tavsiye ediyorum. Böylelikle masal ve hikayeleri dinleyen çocuk bir yandan şunu düşünür: "Demek ki dinlediğim bu masal kahramanları; Keloğlanlar, Nasreddin Hocalar, Hacivatlar, Karagözler… şu iki kapaklı kartonun içinde. Ben de ilk fırsatta okumayı öğrenmeliyim”.
|
|
Yani esasında kitap okuma aşkı daha çok okumaya geçmeden, okul öncesi
dönemde kazandırılmış olur. Ebeveynin çocuğa kitap okuma seanslarında;
- Sen Keloğlan’ın yerinde olsaydın başka ne yapardın?
Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak birinci önceliğiniz olmalı. Günlük 30 dk. kitap okuma alışkanlığını 1. sınıftan kazanmış bir birey üniversite mezuniyetine kadar 2 bine yakın kitabı bitirmiş olacaktır.
Evde çocuğa klasik ve klişe sorulardan farklı yönergeler vermek önemli.
- Sence buzul çağında yaşıyor olsaydık, hayat, okullar, çevremiz nasıl
olurdu?
|
|
- Ev ortamı, çocuğun dikkatini dağıtacak şekilde dağınık olmamalı, odası ve
duvarları sade olmalı.
- Bazen sağıyla yapacağı işleri soluyla, soluyla yapabileceği işleri sağıyla
yaptırmayı deneyin.
- Okuldan eve gelip giderken her gün yeni yollar deneyin ve etraftaki şeyler
hakkında tartışın.
Çocukların sıra dışı ve bize farklı gelen ifade ve hareketlerinde "Gerçekçi ol, Ayakların yere bassın, İcat çıkarma, Bulutların üstünde uçma” gibi ifadeler yerine "Bu bana çok farklı geldi, biraz anlatır mısın? Orijinal bir düşünce etkilendim, peki bu hayalini nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorsun” gibi ifadeler çok daha sağlıklı olacaktır.
Evdeki malzemelerle sıralama ve sınıflandırma çalışmaları yapılabilir. Aynı renk, büyüklük ve özellikteki oyuncaklarını sınıflandırması veya büyükten küçüğe, yumuşaktan serte, eskiden yeniye gibi sıralamalar yapması istenebilir.
Tahmin ve kestirme oyunları, çocuklarda öngörü becerisini geliştiren bir başka etkili yöntem.
|
|
Eve oyuncaklardan ziyade zeka ve akıl oyunları temin etmeye çalışılmalı.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nde yaptığım çalışma ile 80 ilkokul birinci sınıf
öğrencisine zeka ve akıl oyunları oynatarak sadece 1 dönemde zeka skorlarının
ortalamada 9 puan arttığını buradan aktarmak isterim.
Bu çalışma, ‘Sabancı Üniversitesi Eğitimde İyi Örnekler’ yarışmasında derece almıştı. Ortalama zeka skorunun 100 olduğu bir durumda 9 puanlık artışın önemi ortada.
Orijinalliğin mümkün olduğu kadar aile tarafından desteklendiği, çocuklara soru sorma fırsatının sağlandığı, düşüncelerine saygı duyulduğu ve düşünmenin özendirildiği ev ortamları, dikkat ve zeka gelişimi açısından da en uygun ortamlar olur.
MEHMET
HİLMİ EREN KİMDİR?
2006-2010 yılları arasında Zeytinburnu Rehberlik ve Araştırma Merkezi
Müdürü olarak görev yaptı. 2010 yılında Beykoz Eğitim Uygulama Okulu ve İş
Eğitim Merkezi Müdürlüğü görevinde bulunan Eren 2010-2011 yılları arasında
Bakırköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevini üstlendi. Yine 2010
yılında 18. Milli Eğitim Şurası Divan Görevi üyeliğinde bulundu. Tüm Üstün
Zekalılar Derneği (TÜZDER) kurucu başkanlığını yürüttü. |